İdare Hukuku

DMK Madde 125 – Disiplin Cezaları, Usul ve Danıştay Kararları

DMK 125’in Kapsamı ve Amacı

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesi (kısaca DMK 125), disiplin cezalarının türlerini ve hangi fiil–hallerde uygulanacağını belirleyen temel normdur. Düzenleme, kamu hizmetinin düzenli, tarafsız ve etkin yürütülmesi için memurun görev davranışlarını hukukî bir çerçeveye bağlar; aynı zamanda ölçülülük ve belirlilik ilkeleri yönünden idareye rehberlik eder. Disiplin hukukunun ceza hukukundan ayrıldığı noktalar bulunsa da, fiilin kanunîliği, belirlilik ve savunma hakkı gibi anayasal güvenceler disiplin işlemlerinde de gözetilmelidir. DMK 125’in sistematiği, uyarma ve kınamadan başlayıp memuriyetten çıkarma yaptırımına kadar artan ağırlıkta bir skala kurar; böylece yaptırımın bireyselleştirilmesi ve kamu yararı arasında denge sağlanır. Bu makalede DMK madde 125 çerçevesinde cezaların türleri, usul güvenceleri, tekerrür ve bireyselleştirme ilkeleri ile seçilmiş Danıştay içtihatları ele alınmaktadır. Disiplin normlarının kanunla belirlenmesi–düzenlenmesi tartışması ve idari takdirin sınırları da güncel kararlar ışığında incelenecektir.

DMCA.com Protection Status

DMK Madde 125 – Disiplin Cezaları, Usul ve Danıştay Kararları
DMK Madde 125 – Disiplin Cezaları, Usul ve Danıştay Kararları

DMK 125’te Disiplin Cezalarının Türleri ve Uygulama Eşiği

DMK 125, uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve devlet memurluğundan çıkarma olmak üzere beş kademeli bir yaptırım sistemi öngörür. Kanun, disiplin cezası gerektiren fiil ve hallerin “sayma yolu” ile listelendiğini ifade eder; ancak nitelik ve ağırlıkça benzer fiiller için de aynı neviden ceza verilebileceğini açıkça düzenler. Bu, tipiklik–belirlilik ile pratik ihtiyaç arasındaki dengeyi kurmayı amaçlar; öte yandan keyfî uygulama riskini azaltmak için idarenin takdir yetkisinin yargısal denetime açık olduğunu da unutmamak gerekir.

Öğretide, memur disiplin cezalarının  yalnızca kanunla belirlenmesi gerektiğini savunan görüş ile idarenin düzenleyici işlemlerle (yönetmelik, yönerge) ayrıntılandırabileceğini savunan görüş çatışır. Danıştay’ın yakın tarihli karar çizgisi, disipline ilişkin müeyyidelerin sadece yasa ile belirlenebileceği; yasalar dışındaki düzenleyici işlemlerle disiplin suç ve cezalarının türünün/karşılığının konulamayacağı yönündedir. Bu içtihat, “tipiklikte belirlilik” ve “hukukî güvenlik” ilkelerinin disiplin hukukunda da geçerli olduğunu pekiştirir.

Memur Disiplin Cezalarında Savunma İstemi, Son Savunma ve Karara İtiraz

Disiplin hukukunun meşruiyeti usul güvencelerine dayanır. Savunma istem yazısında, isnat edilen fiil/hâller ile karşılığı kanun maddesi açık ve somut biçimde gösterilmeli; 657 sayılı Kanun’un 130. maddesinde öngörülen usule bağlı kalınmalıdır. Danıştay, 7 gün içinde “savunma” istenen bir yazının, isnadı ve karşılığı kanun maddesini içermemesi hâlinde hukukî anlamda savunma istem yazısı sayılamayacağını belirterek işlemi bozmuştur. İlk derece mahkemesi bozma üzerine işlemi iptal etmiş; temyizde Danıştay, bozma gerekçelerine uyulduğu için temyiz talebini reddetmiştir. Bu silsile, savunma hakkının şekli değil maddi bir güvence olduğuna işaret eder.

Memuriyetten çıkarma gibi en ağır yaptırımlarda, Yüksek Disiplin Kurulu önünde son savunma imkânı başta olmak üzere daha ileri teminatlar geçerlidir. Kurul; sicil dosyası hariç tüm evrakın incelenmesi, tanık–bilirkişi dinlenmesi gibi yöntemleri uygulayabilir. Bu çerçevede, savunma hakkının biçimsel değil etkin kullanımı aranır; eksik veya şeklen düzenlenmiş savunma süreci işlemin iptal sebebidir.

DMK 125’te Tekerrür, Bireyselleştirme ve “Aleyhe Bozma Yasağı”

Tekerrür, disiplin hukukunda cezayı artırıcı bir neden olarak düzenlenmiştir. DMK 125/2 uyarınca, cezaların özlük dosyasından silinmesine ilişkin süre içinde aynı fiil veya hâlin tekerrürü bir derece ağır cezayı gerektirir; aynı derecede cezayı gerektiren fakat ayrı fiil–haller nedeniyle verilen disiplin cezalarının üçüncü uygulamasında da bir derece ağır ceza verilir. Uygulamada tekerrürün sağlıklı uygulanabilmesi için memurun özlük dosyasından önceki disiplin bilgileri ayrıntılı biçimde istenmeli; fiil–ceza tarihleri açık gösterilmelidir. Aksi hâlde tekerrür hükümleri yanlış uygulanabilmektedir.

İtiraz ve yargı yolunda aleyhe ağırlaştırma yasağı (aleyhe bozma) kuralı, memurun hak arama hürriyetini soğutmaya yönelik riskleri bertaraf eder. Kanunun 135/4 fıkrası, itirazın kabulünde cezanın hafifletilebileceğini veya kaldırılabileceğini, ancak ağırlaştırılamayacağını ortaya koyar. Danıştay, cezanın vasfı–karşılığı teknik olarak daha ağır görünse bile, salt davacı itiraz etti diye “daha ağır bir sonuca” varılamayacağını vurgulamıştır; kişinin dava açmasının kendi aleyhine sonuç doğurmaması esastır.

Cezaların Uygulanması, Özlük Dosyası ve Silinme Süreleri

Disiplin cezaları verildikleri tarihte hüküm ifade eder ve derhal uygulanır. Bununla birlikte, bazı yaptırımların fiilen uygulanması her zaman mümkün olmayabilir; böyle durumlarda karar özlük dosyasında muhafaza edilir. DMK 133 uyarınca uyarma–kınama cezaları için 5 yıl, diğer cezalar için 10 yıl geçtikten sonra memur, özlük dosyasından silinme talebinde bulunabilir. Atamaya yetkili amir, memurun bu süre içindeki davranışlarını değerlendirerek takdir yetkisini kullanır; bu takdir de yargısal denetime tabidir.

Cezaların özlük dosyasından silinmesinde sürelerin dolması tek başına yeterli değildir; memurun sonraki dönemdeki tutumu ve hizmet gerekleri de dikkate alınır. Öte yandan, af kanunları disiplin cezalarını da düşürebilir ve bu durum silinme rejimine ek bir yol olarak karşımıza çıkar. Nitekim çalışmada, disiplin cezalarını düşüren hâller arasında af kurumuna da yer verilmekte; düşme hâllerinin memuriyetin devamı ve diğer sonuçlara etkisi ayrıntılı biçimde açıklanmaktadır.

Başvuru Yolları, Gösterilme Yükümlülüğü ve Yargısal Denetim

Anayasa’nın 125. ve 40. maddeleri gereği, disiplin cezalarında yargı yolu açıktır ve idare, karar tebliğinde başvuru makamı–süre–yol bilgisini açıkça göstermek zorundadır. Danıştay, bu bilginin hiç gösterilmemesini tek başına cezanın iptal sebebi saymamakla birlikte, sürenin kaçırılması hâlinde hak arama özgürlüğünün zedelenmesine ve denetimin engellenmesine dikkat çeker. Bu içtihat çizgisi, tebligatların usulüne uygun hazırlanmasını bir hukuk devleti gereği olarak pekiştirir.

Diğer yandan, disiplin işlemlerine karşı idari itiraz yolu (memuriyetten çıkarma hariç) ve iptal davası yolu birlikte işler. İtiraz yolunun kullanılması, idari işlemin kendi içinde düzeltilmesini ve yargılamaya gitmeden çözümü mümkün kılar; fakat itiraz/red süreci, iptal davası süresini durdurmadığından başvuru stratejisi dikkatle planlanmalıdır. Danıştay’ın kararları, hem itiraz hem dava aşamasında ölçülülük, belirlilik ve eşitlik ilkelerinin gözetilmesini beklemektedir.

Emsal Danıştay Kararları (DMK m.125)

Savunma İstem Yazısında İsnat Ve Madde Gösterilmemesi İşlemi Sakatlar

Savunma istem yazısında isnat edilen fiil ve karşılığı kanun maddesi açık gösterilmediğinden işlem bozularak iade edilmiştir; ilk derece mahkemesi iptal etmiş, Danıştay temyizde bozma gerekçelerine uyulduğunu belirterek temyizi reddetmiştir.
📌 Danıştay 5. D., E.2016/9845, K.2016/5933, T.10.11.2016; Danıştay 12. D., E.2021/1648, K.2021/1709, T.25.03.2021.

Kınama Cezasında Disiplin Amirinin Yetkisi–Yönetmelik Hükümleri

Diyanet teşkilatında kınama cezası verilmesine ilişkin olayda, Ek-1 cetvel uyarınca disiplin amiri tayini ve soruşturma silsilesi tartışılmış, işlemin tesisindeki yetki–usul unsurları denetlenmiştir (olayın özeti karar metninde ayrıntılıdır).
📌 (Özet karara atıf)

Başvuru Yollarının Gösterilmesi: Eksiklik Tek Başına İptal Sebebi Değildir

Tebligatta başvuru süresi ve merciinin gösterilmemesi tek başına işlemi sakatlamaz; ancak sürenin kaçırılması hâlinde hak arama özgürlüğünü zedeler ve denetimi engelleyebilir.
📌 Danıştay 12. D., E.2016/6269, K.2020/218, T.16.01.2020 (onanma).

Yargılamanın Yenilenmesi Ve Eşitlik–Hakkaniyet Vurgusu

Benzer durumda farklı sonuç doğması, eşitlik ve hakkaniyet bakımından şüphe doğurduğunda yargılamanın yenilenmesi kabul edilmiştir.
📌 Danıştay 5. D., E.2017/11454, K.2019/5250, T.10.10.2019.

Aleyhe Bozma Yasağı: Dava Açanın Cezası Ağırlaştırılamaz

İsnadın karşılığı teknik olarak daha ağır bir yaptırıma uysa dahi, sırf davacı hak aradığı için daha ağır ceza verilemez; aleyhe bozma yasağı gereği mevcut (daha hafif) yaptırım korunmuştur.
📌 Danıştay 2. D., E.2021/9731, K.2023/5261, T.07.11.2023.

Kaynak: https://karararama.danistay.gov.tr/

Sık Sorulanlar (DMK 125)

DMK 125 kapsamında tekerrür nasıl işler?

Cezaların özlük dosyasından silinme süreleri geçmeden aynı fiil veya hâlin tekrarı bir derece ağır cezayı gerektirir. Aynı derecede cezayı gerektiren farklı fiillerin üçüncü kez işlenmesi halinde de yine bir derece ağırlaştırma yapılır. Soruşturmacının, memurun özlük dosyasını ayrıntılı verilerle (fiil ve ceza tarihleri dahil) temin edip tekerrürü somut olarak göstermesi zorunludur.

Disiplin cezası özlük dosyasından ne zaman silinir?

Uyarma ve kınama cezaları için 5 yıl, diğer disiplin cezaları için 10 yıl sonra silme talebinde bulunulabilir. Atamaya yetkili amir, memurun bu süre içinde sergilediği davranışları değerlendirerek karar verir. Bu işlem idari işlem niteliğinde olup yargısal denetime tabidir. Ayrıca af kanunları, cezaları düşürerek silme rejimine doğrudan etki edebilir.

Tebligatta başvuru yolu ve süresi gösterilmemişse ne olur?

Tek başına iptal sebebi sayılmasa da, bu eksiklik nedeniyle başvuru süresi kaçırılırsa hak arama özgürlüğü ciddi şekilde zedelenir ve denetim işlevsiz hale gelir. Bu nedenle idarenin, tebligatta başvuru yolu, merci ve süresini açıkça göstermesi hukuki güvenlik açısından zorunludur.

DMK 125 Değerlendirme

DMK 125, kamu hizmetinin disiplinini beşli yaptırım skalasıyla güvence altına alırken; savunma hakkı, belirlilik, ölçülülük ve aleyhe bozma yasağı gibi ilkelerle memur güvencesini korur. Danıştay içtihadı, savunma isteminin somut ve maddeli olması, başvuru yollarının tereddütsüz gösterilmesi, idari takdirin hukuk devleti ilkeleriyle sınırlandırılması gerektiğini ısrarla vurgulamaktadır. Tekerrür ve silinme hükümleri, cezalandırmanın eğitici–önleyici amacına uygun şekilde bireyselleştirme sağlar. Uygulayıcıların, DMK madde 125’in lafzını ve Danıştay çizgisini birlikte okuyarak tipiklik–takdir–denetim üçgeninde hatasız prosedür işletmeleri esastır.

 

Çağrı Ayboğa

Avukat Çağrı Ayboğa, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup yüksek lisans öğrenimine devam etmektedir. Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu’nun kurucu avukatlarındandır. Ankara Barosu’na kayıtlı olarak dinamik ve tecrübeli ekibiyle avukatlık mesleğini icra etmektedir.
Başa dön tuşu
Ara