Ceza Hukuku

TCK 132 – Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu ve Cezası (2025)

TCK 132 Örnek Yargıtay Kararları

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 132. maddesinde düzenlenmiş olup, kişilerin özel hayatlarının ve haberleşme özgürlüğünün korunmasını amaçlayan temel ceza normlarından biridir. TCK 132, bireyler arasındaki her türlü haberleşmenin – mektup, telefon konuşması, elektronik posta, kısa mesaj, sosyal medya yazışmaları gibi – izinsiz olarak öğrenilmesini, kayda alınmasını veya üçüncü kişilere açıklanmasını cezalandırmaktadır. Bu düzenleme, Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetini ceza hukuku yaptırımıyla korumakta ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinde öngörülen özel hayatın gizliliği ilkesiyle uyumlu bir norm oluşturmaktadır.

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, hukuki yarar bakımından özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin korunması ve demokratik toplum düzeninde güvenli iletişim hakkını teminat altına almaktadır. Öğretide ve yargı içtihatlarında vurgulandığı üzere, bu suçun konusunu yalnızca yazılı ve sözlü haberleşmeler değil, aynı zamanda teknolojik araçlarla gerçekleştirilen tüm iletişim biçimleri oluşturmaktadır. TCK m.132 ile amaçlanan, bireylerin özel alanlarına üçüncü kişiler tarafından haksız müdahalelerin önüne geçmektir. Dolayısıyla, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, sadece bireysel hakların korunmasına değil, aynı zamanda toplumsal güvenin sağlanmasına hizmet eden bir düzenleme niteliği taşır.

TCK 132 – Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu ve Cezası

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, TCK Madde 132’de düzenlenmiş olup fiilin niteliğine göre 6 aydan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Eğer fiil kayda alma veya ifşa etme suretiyle işlenmişse ceza daha ağırdır ve 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası uygulanır.

Kanun: TCK 132 Temel ceza: 6 ay – 3 yıl hapis / adli para Kayıt/İfşa: 1 – 3 yıl hapis
Bilgilendirme amaçlıdır; somut olay için profesyonel hukuki görüş alın.

İçerik

DMCA.com Protection Status

TCK 132 - Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu ve Cezası
TCK 132 – Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu ve Cezası

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Şikâyet, Zamanaşımı ve Uzlaştırma

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, Türk Ceza Kanunu m.132’de düzenlenmiş olup, şikâyete tabi bir suçtur. Yani, bu suçtan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için mağdurun şikâyeti gerekir. Mağdur, fiili ve faili öğrendiği tarihten itibaren altı ay içinde şikâyet hakkını kullanmazsa, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu bakımından dava açılamaz. Bu durum, bireylerin özel hayatına ilişkin ihlallerde devletin re’sen müdahalesi yerine, bireyin iradesine öncelik verilmesi gerektiği anlayışına dayanmaktadır. Şikâyet hakkı kullanıldığında ise, savcılık re’sen soruşturmayı başlatır ve kamu davası açılır.

Zamanaşımı bakımından ise TCK m.66 hükümleri uygulanır. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu için öngörülen yaptırımın üst sınırına göre dava zamanaşımı süresi genellikle sekiz yıldır. Bu süre dolduğunda, fiil işlenmiş olsa bile dava açılamaz veya açılmış olan dava düşer. Ayrıca haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu uzlaştırmaya tabi suçlar arasındadır. Uzlaştırma kapsamında, tarafların anlaşması halinde dava açılmadan süreç sona erebilir. Bu düzenleme, hem mağdurun zararının daha hızlı giderilmesine hem de yargı mercilerinin iş yükünün azaltılmasına hizmet etmektedir. Dolayısıyla, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu şikâyet, zamanaşımı ve uzlaştırma kurumlarıyla birlikte değerlendirildiğinde, hem bireysel hakların hem de adaletin etkin korunmasına yönelik dengeli bir yaklaşım sergilemektedir.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Unsurları TCK 132
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Unsurları TCK 132

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Unsurları

1. Maddi Unsurlar

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun maddi unsurları, TCK m.132’nin temel yapısını oluşturmaktadır. Öncelikle, suçun faili herkes olabilir; herhangi bir özel nitelik aranmaz. Failin kamu görevlisi olması veya belirli bir görev sırasında fiili işlemesi, yalnızca cezayı artırıcı nedenler arasında değerlendirilir. Suçun mağduru ise haberleşme özgürlüğü ihlal edilen kişidir. Mağdurun belirlenmesi, suçun koruduğu hukuki yararın tespit edilmesi bakımından önem taşır.

Suçun konusu, kişiler arasındaki her türlü haberleşme içeriğidir. Bu, yalnızca mektuplar veya telefon konuşmalarıyla sınırlı değildir; elektronik posta, kısa mesaj, sosyal medya yazışmaları ve diğer teknolojik iletişim yöntemleri de kapsam dahilindedir. Fiil unsuru ise haberleşme içeriğinin hukuka aykırı şekilde öğrenilmesi, kayda alınması veya üçüncü kişilere ifşa edilmesidir. Suçun tamamlanması için fiilin öğrenme ya da ifşa etme boyutunda gerçekleşmesi yeterlidir; herhangi bir zararın ortaya çıkması gerekmez.

2. Manevi Unsurlar

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, yalnızca kastla işlenebilen bir suçtur. Failin haberleşme içeriğini bilerek ve isteyerek öğrenmesi, kayda alması veya üçüncü kişilerle paylaşması gerekir. Failin kastı, haberleşmenin gizliliğini ihlal etmeye yönelik olmalıdır. Taksirle işlenme ihtimali bulunmamaktadır; çünkü haberleşme içeriğini yanlışlıkla öğrenmek ya da istem dışı şekilde ifşa etmek bu suçu oluşturmaz.

Ayrıca doktrinde tartışılan bir diğer husus, özel kastın aranıp aranmadığıdır. Genel kabul gören görüş, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun genel kastla işlenmesinin yeterli olduğudur. Yani failin özel bir amaç taşımasına gerek yoktur. Bununla birlikte, failin amaç ve saikleri cezanın belirlenmesinde hâkim tarafından dikkate alınabilir. Bu açıdan bakıldığında, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun manevi unsuru kast, suçun oluşumunun vazgeçilmez şartıdır.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Temel Şekli ve Cezası (TCK m.132/1-1 Cümle)

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun temel şekli, Türk Ceza Kanunu m.132/1’in birinci cümlesinde düzenlenmiştir. Bu hükme göre, kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Burada korunan hukuki yarar, bireylerin özel haberleşmelerinin üçüncü kişiler tarafından haksız şekilde öğrenilmemesidir. Fail, yalnızca haberleşme içeriğini öğrenmiş olmakla dahi cezalandırılır; içeriğin ifşa edilmesi veya kayda alınması şart değildir. Bu durum, haberleşme özgürlüğünün ve özel hayatın korunmasına verilen önemin göstergesidir.

Temel şekil açısından dikkat edilmesi gereken nokta, fiilin hukuka aykırı olmasıdır. Örneğin, haberleşme içeriğinin taraflardan birinin rızasıyla öğrenilmesi hukuka aykırılık oluşturmaz. Aynı şekilde, hâkim kararıyla yapılan dinleme veya izleme işlemleri de TCK m.132 kapsamında suç sayılmaz. Suçun oluşması için haberleşme içeriğinin öğrenilmesi yeterli olup, herhangi bir zararın doğması aranmaz. Bu yönüyle, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun temel şekli, kişisel özgürlükleri en geniş şekilde korumayı amaçlayan bir düzenleme niteliği taşır.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Benzer Suçlarla Mukayesesi

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Benzer Suçlarla Mukayesesi (Tablo)

Suç TipiKorunan Hukuki YararFiil (Suç Konusu)Cezai Yaptırım (TCK)
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal (TCK m.132)Haberleşme özgürlüğü, kişisel mahremiyetHaberleşmenin izinsiz öğrenilmesi, kayda alınması veya ifşa edilmesi6 aydan 3 yıla kadar hapis ve/veya adli para cezası
Özel Hayatın Gizliliğini İhlal (TCK m.134)Özel hayatın gizliliğiKişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerin izinsiz ifşası, kaydedilmesi1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası
Konut Dokunulmazlığını İhlal (TCK m.116)Barınma özgürlüğü, özel alan dokunulmazlığıKonuta izinsiz girmek veya girdikten sonra çıkmamak6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası
 

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi (TCK m.135)

Kişisel verilerin korunmasıKişisel verilerin hukuka aykırı kaydedilmesi1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası

Haberleşmenin Kayda Alınması Suretiyle Gizliliğin İhlal Edilmesi Suçu ve Cezası (TCK m.132/1-2 Cümle)

Türk Ceza Kanunu m.132/1’in ikinci cümlesinde, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun bir başka görünüm şekli düzenlenmiştir. Buna göre, kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal ederek bu haberleşmeyi kayda alan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Burada suçun konusunu oluşturan fiil, yalnızca haberleşmenin öğrenilmesi değil, aynı zamanda kayda alınmasıdır. Kayda alma eylemi, haberleşmenin tekrar tekrar kullanılmasına ve ihlalin kalıcı hale gelmesine yol açtığından, kanun koyucu temel şekle nazaran daha ağır bir yaptırım öngörmüştür.

Haberleşmenin kayda alınması suretiyle gizliliğin ihlal edilmesi suçu, teknolojinin gelişmesiyle birlikte daha da önem kazanmıştır. Özellikle telefon görüşmelerinin, mesajlaşmaların ya da elektronik yazışmaların izinsiz kaydedilmesi, mağdurun kişisel alanını kalıcı olarak ihlal etmektedir. Failin kayda alma eylemi için özel bir amaç gütmesi aranmaz; yalnızca kayda alma fiilinin gerçekleşmiş olması suçun tamamlanması için yeterlidir. Ayrıca, bu suçun işlenmesiyle mağdurun rızası bulunmadığı sürece hukuka uygunluk sebebi söz konusu olmaz. Böylece, TCK m.132/1-2, bireylerin özel hayatına yönelik en ciddi ihlallerden birine karşı etkili bir ceza yaptırımı getirmiştir.

“İfşa Etme” Suretiyle Haberleşmenin Gizliliğinin İhlali Suçu ve Cezası (TCK m.132/2)

Türk Ceza Kanunu m.132/2, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun ifşa etme şeklini düzenlemektedir. Buna göre, kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal ederek öğrenilen haberleşme içeriklerini ifşa eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa etme, öğrenilen haberleşme içeriğinin üçüncü kişilere aktarılması, paylaşılması veya alenileştirilmesi şeklinde ortaya çıkar. Bu fiil, yalnızca haberleşme özgürlüğünü değil, aynı zamanda mağdurun kişisel onurunu ve toplum içindeki itibarını da zedeleyebileceğinden, kanun koyucu tarafından ağır yaptırımla korunmaktadır.

Haberleşmenin ifşa edilmesi suçu, mağdurun kişilik hakları açısından en tehlikeli ihlal türlerinden biridir. Örneğin, özel mesajların sosyal medya üzerinden yayımlanması veya bir kişinin özel yazışmalarının başka kişilerle paylaşılması, ifşa etme kapsamında değerlendirilir. Failin ifşa ettiği içerikten mağdurun zarar görmesi şart değildir; ifşa fiilinin gerçekleşmesi tek başına yeterlidir. Ayrıca, mağdurun rızası olmaksızın yapılan her türlü ifşa, hukuka aykırılık teşkil eder. Dolayısıyla, TCK m.132/2 kapsamında düzenlenen ifşa etme suretiyle haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçu, bireylerin özel haberleşme içeriklerinin üçüncü kişilere karşı korunmasına hizmet eden en önemli düzenlemelerden biridir.

“Kişinin Kendisiyle Yapılan Haberleşme İçeriğini İfşa Etmesi” Suretiyle Gizliliği İhlal Etmesi ve Cezası (TCK m.132/3)

Türk Ceza Kanunu m.132/3, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun özel bir görünümünü düzenlemektedir. Buna göre, kişinin kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini karşı tarafın rızası olmaksızın ifşa etmesi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Burada fail, doğrudan haberleşmenin taraflarından biridir. Yani, haberleşmeye katılan bir kişi, kendi katıldığı bu iletişimin içeriğini üçüncü kişilerle paylaşarak suç işlemektedir. Bu durum, haberleşmeye katılanların güven ilişkisini ihlal ettiği için ayrıca korunmaya değer görülmüştür.

Kişinin kendisiyle yapılan haberleşme içeriğini ifşa etmesi, genellikle özel mesajların ya da telefon konuşmalarının rıza olmaksızın üçüncü kişilere aktarılması şeklinde gerçekleşir. Failin bu fiili, mağdurun özel hayatını ihlal etmesinin yanı sıra, toplum içindeki saygınlığını da zedeleyebilir. Kanun koyucu, haberleşmeye katılan kişinin de gizliliğe riayet etmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Rıza bulunmadıkça yapılan ifşalar hukuka aykırı olup, mağdurun kişilik haklarını ihlal eder. Bu nedenle TCK m.132/3, kişilerin kendi aralarındaki güvenin korunması ve haberleşmenin mahremiyetinin sağlanması bakımından özel bir öneme sahiptir.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Cezayı Artıran Nedenler (TCK m.137)

Türk Ceza Kanunu m.137, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda cezayı artıran nitelikli halleri düzenlemektedir. Buna göre, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılarak işlenmesi halinde ceza yarı oranında artırılır. Kamu görevlisinin görevinden kaynaklanan yetkisini kullanarak haberleşmenin gizliliğini ihlal etmesi, bireylerin devlete olan güvenini sarsar. Bu nedenle kanun koyucu, kamu görevlisi sıfatıyla işlenen fiilleri daha ağır yaptırımlarla karşılamayı tercih etmiştir.

Bir diğer nitelikli hal ise, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun belirli mesleklerin sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenmesidir. Özellikle haberleşme hizmeti veren kurum ve kuruluşlarda çalışan kişilerin, görevleri gereği elde ettikleri imkânlarla haberleşmenin gizliliğini ihlal etmeleri halinde ceza artırılmaktadır. Çünkü bu durumda fail, sahip olduğu teknik bilgi ve erişim imkanlarını kötüye kullanmakta ve mağdurun korunma gücünü zayıflatmaktadır. Dolayısıyla TCK m.137, hem kamu görevlilerinin hem de haberleşme alanında çalışan özel kişilerin, kendilerine tanınan yetki ve imkanları suistimal etmelerini önlemeye yönelik güçlü bir güvence oluşturmaktadır.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Teşebbüs, İçtima ve İştirak

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu (TCK m.132), ani hareketli suçlar arasında yer almakla birlikte bazı durumlarda teşebbüs hükümleri uygulanabilmektedir. Suç, haberleşme içeriğinin öğrenilmesi, kayda alınması veya ifşa edilmesiyle tamamlanır. Ancak failin fiili tamamlamaya yönelik icra hareketlerine başlamasına rağmen haberleşme içeriğini öğrenememesi ya da ifşa edememesi halinde teşebbüs söz konusu olur. Örneğin, failin başkasına ait mesajı açmaya çalışıp teknik bir engel nedeniyle açamaması teşebbüs kapsamında değerlendirilir.

İçtima açısından, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu farklı fiillerle birden fazla kez işlenmişse her bir fiil ayrı bir suç oluşturur. Örneğin, aynı kişinin hem mesajlarını kaydetmek hem de sosyal medyada paylaşmak suretiyle gizliliği ihlal edilirse, kayda alma ve ifşa etme ayrı suçlar olarak kabul edilir. Ancak tek bir fiil hem kayda alma hem de ifşa sonucunu doğuruyorsa fikri içtima hükümleri uygulanır ve fail en ağır cezayı gerektiren fiilden sorumlu tutulur.

İştirak bakımından ise, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu müşterek faillik, azmettirme (TCK 38) ve yardım etme (TCK 39) biçimlerinde işlenebilir. Örneğin, iki kişinin birlikte mağdurun telefonuna erişerek yazışmaları okuması halinde müşterek faillik söz konusu olur. Azmettirme halinde, başkasını haberleşme gizliliğini ihlale yönlendiren kişi de fail gibi cezalandırılır. Yardım etme ise teknik destek sağlama, şifre kırma veya kayıt cihazı verme şeklinde ortaya çıkabilir. Bu bağlamda, iştirak kurumları TCK m.37–39 hükümleri çerçevesinde uygulanmaktadır.

Cezanın Ertelenmesi, Adli Para Cezasına Çevrilmesi veya HAGB

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, Türk Ceza Kanunu m.132’de düzenlenen ve çoğunlukla kısa süreli hapis cezaları öngören bir suç tipidir. Bu nedenle, fail hakkında hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi veya adli para cezasına çevrilmesi mümkündür. TCK m.50 ve TCK 51 (Hapis Cezasının Ertelenmesi) uyarınca, belirli koşulların varlığı halinde hâkim, kısa süreli hapis cezasını adli para cezasına çevirebilir ya da erteleyebilir. Bu düzenleme, özellikle ilk kez suç işleyen ve sabıkasız olan failler açısından önemlidir. Erteleme kararı verildiğinde, fail belirli bir denetim süresine tabi tutulur ve bu süreyi yükümlülüklere aykırı davranmadan geçirirse cezası infaz edilmez.

Ayrıca haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu bakımından en sık uygulanan kurumlardan biri de Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)’dir. Ceza Muhakemesi Kanunu m.231 uyarınca, fail hakkında hükmolunan ceza iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası ise ve sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûmiyeti yoksa, mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verebilir. HAGB kararı verilmesi halinde, sanık beş yıl süreyle denetime tabi tutulur. Bu sürede kasıtlı bir suç işlemezse dava düşer ve hüküm hiç kurulmamış sayılır. Böylece haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, cezai yaptırımlar bakımından esnek uygulamalara elverişli olup, failin topluma kazandırılmasını hedefleyen alternatif infaz yöntemleriyle desteklenmektedir.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Yargıtay Kararları
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Yargıtay Kararları

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Yargıtay Kararları 2025

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, uygulamada farklı biçimlerde karşımıza çıkan ve sıklıkla Yargıtay denetimine konu olan suç tiplerinden biridir. TCK m.132’de düzenlenen bu suç, haberleşme içeriğinin hukuka aykırı şekilde öğrenilmesi, kayda alınması veya ifşa edilmesi hallerini kapsamaktadır. Ancak uygulamada her olayın koşulları farklı olduğundan, hangi fiillerin haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu oluşturduğu ve hangi durumların hukuka uygunluk sebebi sayılacağı çoğu zaman tartışma konusu olmaktadır.

Kişinin Kendisiyle Yapılan Haberleşmeyi İfşa Etmesi (Aleniyet Tartışması)

Yargıtay 12. Ceza Dairesi, sanığın birlikte olduğu kişinin telefon görüşmesini kayda alıp mağdurun eşine göndermesini TCK m.132/3 kapsamında değerlendirmiştir. Yerel mahkeme eylemi TCK m.134/1’de düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal olarak nitelendirmiş, ancak Yargıtay bu nitelendirmenin hatalı olduğunu belirterek fiilin haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Karara göre, kişinin kendisiyle yapılan haberleşme içeriğini diğer tarafın rızası olmadan üçüncü kişiye göndermesi suçun oluşumu için yeterlidir.

Bununla birlikte, doktrinde bu karara eleştiriler yöneltilmiştir. Zira somut olayda ifşa yalnızca mağdurun eşine yapılmıştır; bu durumun aleniyet unsurunu taşımadığı belirtilmiş ve eylemin TCK m.132/2 kapsamında, yani ifşa suretiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu olarak nitelendirilmesi gerektiği savunulmuştur. Bu içtihat, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu ile özel hayatın gizliliğini ihlal suçu arasındaki sınırların tartışmalı yönünü ortaya koymaktadır.

Karar Künyesi:

  • Mahkeme: Yargıtay 12. Ceza Dairesi
  • Esas No: 2014/1714
  • Karar No: 2014/1859
  • Tarih: 29.09.2014
  • Konu: Kişinin kendisiyle yapılan haberleşmeyi ifşa etmesi – aleniyet şartı tartışması

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Kastla İşlenebilir

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun yalnızca kastla işlenebileceğini kabul etmiştir. Kararda, failin haberleşme içeriğini öğrenme, kayda alma veya ifşa etme iradesi olmaksızın suçun oluşamayacağı belirtilmiştir. Taksirli davranışların bu suçun kapsamına girmediği, yanlışlıkla öğrenme veya istem dışı paylaşmaların cezalandırılamayacağı vurgulanmıştır. Böylece CGK, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun manevi unsurunun “genel kast” olduğunu açıkça ortaya koymuştur.

Karar Künyesi:

  • Mahkeme: Yargıtay Ceza Genel Kurulu
  • Esas No: 2012/5-1571
  • Karar No: 2014/512
  • Tarih: 20.05.2014
  • Konu: Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun kastla işlenebileceği

Kişinin Kendi Haberleşmesini İfşa Etmesi Suçu Oluşturur

Ceza Genel Kurulu, kişinin tarafı olduğu bir haberleşmeyi diğer tarafın rızası olmadan üçüncü kişilere açıklamasının TCK m.132/3 kapsamında suç oluşturduğuna hükmetmiştir. Karara göre, bir kişi kendi konuşmalarını veya yazışmalarını rızasız olarak yaydığında, diğer tarafın haberleşme özgürlüğü ihlal edilmiş olur. Bu durum, haberleşmeye katılan taraflardan her birinin, diğerinin gizliliğine saygı göstermesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Kararda ayrıca, mağdurun zarar görmesinin aranmadığı, ifşanın tek başına suçun oluşması için yeterli olduğu vurgulanmıştır.

Karar Künyesi:

  • Mahkeme: Yargıtay Ceza Genel Kurulu
  • Esas No: 2013/9-839
  • Karar No: 2015/105
  • Tarih: 17.03.2015
  • Konu: Kişinin kendi haberleşmesini diğer tarafın rızası olmadan ifşa etmesi

Haberleşmenin Kayda Alınması Suçu Daha Ağır Yaptırıma Tabidir

Yargıtay 12. Ceza Dairesi, haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kişinin bu haberleşmeyi ayrıca kayda alması halinde suçun daha ağır cezayı gerektirdiğine hükmetmiştir. Kararda, haberleşmenin yalnızca öğrenilmesi ile kalmayıp kayıt altına alınmasının, ihlali kalıcı hale getirdiği ve mağdur açısından daha ağır sonuçlar doğurduğu belirtilmiştir. Bu nedenle TCK m.132/1-2’nin öngördüğü şekilde fail hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası uygulanması gerektiği vurgulanmıştır.

Karar Künyesi:

  • Mahkeme: Yargıtay 12. Ceza Dairesi
  • Esas No: 2016/4987
  • Karar No: 2017/8421
  • Tarih: 21.11.2017
  • Konu: Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda kayda alma fiilinin ağır yaptırımı

Haberleşme İçeriğinin Sosyal Medyada Paylaşılması İfşa Suçudur

Yargıtay 5. Ceza Dairesi, bir kişinin özel mesajlaşma içeriklerini diğer tarafın rızası olmadan sosyal medyada paylaşmasının TCK m.132/2 kapsamında ifşa etme suçu oluşturduğunu kabul etmiştir. Kararda, özel haberleşmenin alenileştirilmesiyle mağdurun kişisel haklarının ve toplumsal itibarının zedelendiği vurgulanmıştır. Failin kastının varlığı halinde, mağdurun ayrıca zarar görmesi aranmaz; paylaşım fiili tek başına suçun oluşması için yeterlidir. Bu yaklaşım, dijital çağda haberleşmenin gizliliğini koruma ihtiyacının önemini ortaya koymaktadır.

Karar Künyesi:

  • Mahkeme: Yargıtay 5. Ceza Dairesi
  • Esas No: 2015/2341
  • Karar No: 2016/8479
  • Tarih: 12.10.2016
  • Konu: Sosyal medyada mesajlaşma içeriklerinin paylaşılması ifşa suçunu oluşturur

Haberleşme Taraflarından Birinin Rızası İhlali Hukuka Uygun Kılar

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, haberleşme içeriğinin taraflardan birinin rızasıyla üçüncü kişilere verilmesi halinde TCK m.132 anlamında suç oluşmayacağına karar vermiştir. Kararda, rızanın hukuka uygunluk sebebi olduğu ve rızanın açık bir irade beyanıyla ortaya konulması gerektiği ifade edilmiştir. Eğer taraflardan biri, haberleşmenin içeriğini serbestçe açıklamayı kabul etmişse, diğer taraf açısından gizliliğin ihlalinden söz edilemez. Bu karar, özellikle haberleşme özgürlüğü ile bireylerin kendi tasarruf yetkileri arasındaki hassas dengeyi göstermektedir.

Karar Künyesi:

  • Mahkeme: Yargıtay 9. Ceza Dairesi
  • Esas No: 2014/10987
  • Karar No: 2015/12654
  • Tarih: 23.09.2015
  • Konu: Haberleşme taraflarından birinin rızası varsa gizliliğin ihlalinden söz edilemez

Çağrı Ayboğa

Avukat Çağrı Ayboğa, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup yüksek lisans öğrenimine devam etmektedir. Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu’nun kurucu avukatlarındandır. Ankara Barosu’na kayıtlı olarak dinamik ve tecrübeli ekibiyle avukatlık mesleğini icra etmektedir.
Başa dön tuşu
Ara